Mimarları sevmeyen, etik ahlak değerlerini ezip geçen, matematiği öğrenmemekte ısrar eden insanoğluna, geometrici tanrı geometri ve evrenin kanunlarını zorla öğretiyor. Kader olmadığını çarpa çarpa anlatıyor. Bunu gören gözler, matematik, akıl, geometrik kurgu, bilimsel sezgi geriye doğru gidiyor. Milattan önce 30 -20 yıllarında bir adam mimarlığın ilkelerini eksizsiz yazmış.
Daha o zamandan bu zamana nasıl bina yapılacağını öğrenemeyen halkım, insanım, yöneticilerim, mevki ve makam sahibi büyüklerim... Bakınız neler anlatılmış.
Binlerce yıl önce doğa, mimari, insan ilişkisi anlatılmış. Ölçüler, geometrik düzen, ilkeler verilmiş.
İnsanımıza ölüm hücreleri kapanlar yapmak niye? Tarım alanlarına gökdelenler dikmek niye? Dere yataklarına fay hatlarına deprem havzasına ev yapmak niye?
"Geometri bilgisinden yoksun kimse benim kapımdan girmesin"
Plato (c. 427-347 BC)
Salingaros'a göre;
“Tarihsel olarak, mimarlık matematiğin bir parçasıydı ve geçmişte birçok dönemlerde, iki disiplin ayırt edilemez hale geldi. Piramitler, zigguratlar, tapınak, stadyum ve sulama projeleri... Bugün de hayretle görüyoruz antik dünyada matematikçiler, yapıları yapan mimarlardır. Klasik Yunan ve Eski Roma'da, mimarların da matematikçiler olması istendi. Bizans İmparatoru Justinyen de zamanındaki her şeyi aşan bir bina olarak Ayasofya'yı inşa etmek için bir mimar istedi, matematik profesörünü (Geometrici) işi yapmak için, iki insanı Isidoros ve Anthemius'u görevlendirdi. Bu gelenek, İslam medeniyetinde de devam etti. Batılı Matematikçiler tam bir sınıflandırma vermeden önce İslam mimarları iki boyutlu döşenen desenlerle, sonsuz kafes sistemleri ile yüzyıllardır bir mükemmellik yarattı.”
Mimar Salingaros 'un açıklamalarının piramitlerde kullanılan geometri ve sayılar teorisi ile mimarlar ve uzmanlar arasındaki anlaşmazlıklara işaret ettiğini görürürüz. Örneğin Büyük piramidin Kral Khufu için M.Ö. 2575’te Mısır'daki Giza’da inşa edildiğini biliriz. Bu piramidin ölçümleri üzerine yazılmış pek çok eski belgede bulunan birçok altın oran sayılarının tesadüfen değil de karekök ile tespit edildiğini görürüz. Piramidin yapımında bazı Astronomik diziler zor bir hesaplamadır. Ayrıca düzenli geometrik şekiller Mısırlılar için kutsal olduğundan, ritüellerde, resmi binalarda mimari için kullanım hakları saklıdır. Onların ölçme tanrıçası vardı. Seschat adı verilen, bina üzerine yerleştirilen sembol yapının dini önemini de gösterir. Piramitlerin geometrik düzenlerinde önemli karmaşık hesaplar bulunmaktadır.
Salingaros “Sayısal tesadüflerin gerçekten tesadüf olup olmadığına, ya da piramitlerin inşaatçıların zihninde belirli sayısal oranları ile tasarlanmış olup olmadığına karar vermek zorundayız. Bize altın oran sayısını veren, sadece böyle bir tesadüf olabilir mi? Altın sayısı (1 + √ 5) / 2 = 1,618033989 ve buna dayalı bir açı boyutu olacak (1,618033989) = 51° 50 '. 51° 52'lik bir açı Büyük Piramit'in yüksekliği. Şimdi bu bir rastlantı mı?'' demektedir.
F Rober, 1855 yılında, altın oran sayısının piramitlerin yapımında kullanıldığını ilk savunan kişi olur. Birçok yazar ve Rober, “Mısırlılar tarafından, altın oran sayısı ve altın sayısı nasıl ayrıntılı kullanılmış ve sürümleri üretilmiştir?” diye düşünmekte ve yazmaktadır.
Pek çok bilim insanı, derin matematiksel fikirlerin piramitlerin yapımında rol oynadığında bileşir. Georges Ifrah (Matematikçi) Sayıların Evrensel Tarihi (1985, 1994,)
Vitrivius On Kitap
Sanatın başlangıçlarına konusunun başında bulunan “Liberal Sanatlar” resmini inceleyerek başlayabiliriz. Güzel sanatların bu günkü tanımlarına veya konumuna gelmesinin anlaşılmasında yarar var.
Vitruvius
Mimarlık Üzerine On Kitap, VITRUVIUS, Mimarlık-Mühendislik üzerine yazılmış en eski, BUGÜN ÜZERİNE DİJİTAL YANSIMALAR dışında bir yenilik eklenmesine bile gerek bırakmayan aklın kitabı. Aklın mimarı veya mimarın aklı. Bugün acılar ve çaresizliğin kader olamayacağı bir çağda binlerce yıldan gözümüze batıyor. En eski çağlardan beri ‘’Matematikçi Sanatçı, Mühendis, Mimar aynı insan olarak görülmekteydi. Daha önceki yazılarımda da anlatmıştım.
VITRUVIUS , Vitruvius un De Architectur’sıdır. Vitruvius Roma Cumhuriyet devrinin sonlarına doğru, aşağı yukarı MÖ30 -0 yıllarında yaşadığı biliniyor. Kitabını da MÖ 28 yıllarında yazdığı öngörülür.
Vitruvius gençlik yıllarında Julius Caesar’ın emrinde askeri mühendis-mimar olarak geçirir. De Architectura nın konusu yalnızca estetik teorisi değildir; kapsamlı ve ayrıntılı bir MİMARİ ve MÜHENDİSLİK el kitabıdır. Mimarlık, yalnızca teknoloji ile ilgili bir yapı bilimi değil, çok geniş kapsamlı doğa bilimlerinin bütünüdür.
Beşeri ilim, birbiri ile yakından ilişkili birçok değişik daldan oluşur ve Liberal Sanatlar hepsini içerir. Günümüzde artık geçerliliği kalmamış bir sanatsal sınıflama anlayışının ürünüdür. Antik Çağ'ın sonlarında ve Ortaçağ'da kullanılan bu sınıflama anlayışı ‘’Artes Vurgales-‘’(adi sanatlar) ve ‘’Artes lLbareles’’ (özgür sanatlar) biçiminde ikili bir ayrım getirmektedir. Birinci gruba müzik hariç bugün sanat olarak nitelenen tüm etkinlikler, ikinci gruba ise günümüzde artık bilim sayılan diğer çalışma alanları girmektedir.
Özgür sanatlar kendi içinde de ‘’Aritmetik, astronomi, geometri, müzik ve gramer, hitabet, mantık’’ olarak ikiye ayrılmaktadır. Tüm gerçek sanatları bir kenara atarak birer el becerisi olarak değerlendiren söz konusu ayrım Rönesans'ta güçlü biçimde eleştirilir. Örneğin Leonardo de Vinci'nin yazdığı Trattato della pittura da bu anlayışa karşı çıkar. Güzel sanatlar kavramı, bu çatışmanın ve resim, heykel, mimarlık üçlüsünün daha saygın bir konuma yücelme çabasının sonucu olarak belirtilir.
Antik çağda bunlar gramer, mantık, belagat, geometri, aritmetik, gökbilimi, müzik, tıp ve mimarlık dallarını içerirdi (Bu temel bir eğitim olarak alınır. Günümüz Türkiye’sinde Temel Eğitimden kaldırılmıştır)
Vitruvius'a göre mimar iyi yazmayı becermeli,
- İyi bir ressam olmalı,
- Aritmetik ve geometriyi iyi bilmeli,
- Tarih ve felsefe çalışmış olmalı,
- Müzikten anlamalı,
- Tıp ilmine yabancı kalmamalı,
- Hukuk bilgisi tam olmalı
- Gökbilimin gerek teorik gerek pratik kavramlarına vakıf olmalıdır
Elbette Mimarları İyi Dinleyen Yöneticiler ve Karar Vericiler de Olmalıdır.
Kitap I. Mimarın Eğitimi Mimar değişik bilim dalları ve çeşitli öğretilerin bilgisi ile donatılmış olmalıdır. Çünkü diğer sanatlardaki tüm çalışmalar onu değerlendirmesi ile ölçülür. Ne yetenek olmada eğitim, ne de eğitim olmadan yetenekle kusursuz bir sanatçı yetişemez. Mimar eğitilmeli, kalemi güçlü olmalı, geometri öğrenimi görmeli, iyi tarih bilmeli, filozofları iyi izlemeli, müzikten anlamalı, biraz tıp bilgisi bulunmalı, hukukçuların düşüncelerini bilmeli, yıldızbilim ve göklerin kuramı ile tanışıklığı olmalıdır. Bir anı bırakabilmek için okumuş olmalıdır.
Önerdiği yapıtın görünümünü anlatan eskizleri kolaylıkla yapabilmek için çizim bilgisi bulunmalıdır. Geometrinin de mimarlıkta çok yararı vardır. İyi bir tarih bilgisi gereklidir. Felsefeye gelince, bir mimarı, prensip sahibi ve alçakgönüllü yapar; açgözlü olmadan dürüst, nazik ve adil kılar. Bu çok önemlidir. Çünkü dürüstlük ve doğruluk olmadan hiçbir iş gerektiği gibi yapılamaz. Felsefe, kişiyi alçakgönüllü yapar. İklimler, hava, arazilerin sağlık açısından uygun olup olmadığı ve çeşitli suların kullanımı konularında sorularla karşılaşacağından tıp alanında da bilgili olmalıdır. Hukuk ilkelerine gelince, mimar, yasaların ortak duvarlı yapılar, akıtan saçaklar, kanalizasyon, pencereler ve su tesisatı ile ilgili olanlarını bilmelidir. İnşaat öncesinde sözleşmeler yapılırken,
Bir Mimarın Eğitiminde…
Mimar değişik bilim dalları ve çeşitli öğretilerin bilgisi ile donatılmış olmalıdır; çünkü diğer sanatlardaki tüm çalışmalar onu değerlendirmesi ile ölçülür. Ne yetenek olmadan eğitim, ne de eğitim olmadan yetenekle kusursuz bir sanatçı yetişemez.
Mimar eğitilmeli, kalemi güçlü olmalı, geometri öğrenimi görmeli, iyi tarih bilmeli, filozofları iyi izlemeli, müzikten anlamalı, biraz tıp bilgisi bulunmalı, hukukçuların düşüncelerini bilmeli, yıldızbilim ve göklerin kuramı ile tanışıklığı olmalıdır.
Bir anı bırakabilmek için okumuş olmalıdır. Önerdiği yapıtın görünümünü anlatan eskizleri kolaylıkla yapabilmek için çizim bilgisi bulunmalıdır. Geometrinin de mimarlıkta çok yararı vardır.
Bir Mimara iyi bir tarih bilgisi gereklidir.
Yaşamın anlamı… Felsefeye gelince, bir mimarı, prensip sahibi ve alçakgönüllü yapar; açgözlü olmadan dürüst, nazik ve adil kılar. Bu çok önemlidir. Çünkü dürüstlük ve doğruluk olmadan hiçbir iş gerektiği gibi yapılamaz.
Mimar, iklimler, hava, arazilerin sağlık açısından uygun olup olmadığı ve çeşitli suların kullanımı konularında sorularla karşılaşacağından tıp alanında da bilgili olmalıdır.
Hukuk ilkeleri olmazsa olmazdır, mimar, yasaların ortak duvarlı yapılar, akıtan saçaklar, kanalizasyon, pencereler ve su tesisatı ile ilgili olanlarını bilmelidir. İnşaat öncesinde sözleşmeler yapılırken, Bir sözleşme, hem işverenin hem de işi üstlenenin hakları bilgece gözetilmeli, inşaat tamamlandıktan sonra konut sahiplerinin çözmesini gerektirecek sorunlu noktalar bırakılmamalıdır. Bir sözleşme ustalıkla hazırlanırsa, taraflar zarara uğramadan yükümlülüklerinden sıyrılabilirler.
Gök bilimden ... bilgisi bulunmayanlar, güneş saati kuramını anlayamayacaklardır.
Bir mimar, Arístarchus ( Felsefeci, Matematikçi MÖ310 - 230 ) düzeyinde bir dilbilimci olmamalıdır, olamaz da ancak cahil kalmamalıdır.
Mimarlığın Temel İlkeleri
Mimarlık, düzen, düzenleme, armoni, bakışım, uygunluk ve ekonomiye dayanır.
Düzen, bir yapıtın bölümlerinin her birine gereken önemi vererek tümünün oranlarına, bakışımlı bir uyum getirir.
Düzenleme, öğelerin yerli yerine konmasını ve yapıtın özelliğine göre yapılan ayarlamalar sonucunda oluşan zarif etkiyi içerir.
Armoni, öğelerin ayarlamalarındaki güzellik ve uygunluktur. Bu da, bir yapıtın öğeleri, genişliklerine uygun bir yükseklikte, uzunluklarına uygun bir genişlikte, kısacası tümüyle bakışımlı olduğu zaman gerçekleşir.
Bakışım, bir yapıtın kendi öğeleri arasındaki doğru uyum ve ölçüt olarak seçilen bir öğeye göre, tasarımın değişik öğeleri ile tümü arasındaki bağlantıdır.
Uygunluk, bir yapıt, yetkinlikle, geçerli ilkelere göre yapıldığında beliren görsel mükemmelliğidir.
Ekonomi, malzemelerin ve arazinin doğru kullanımının yanında, yapım işlerinde maliyetin ölçülü ve akıllıca olmasını içerir. Bu da her şeyden önce, mimarın büyük harcamalara mal olmadan bulunamayacak veya yapılamayacak şeyleri istemekten kaçınması ile gerçekleşebilir.
Mimarlığın Bölümleri
Mimarlıkta üç bölüm vardır: Yapı Sanatı, Zamanölçerlerin Yapımı, Makine Üretimi. Bunların hepsi, dayanıklılık, uygunluk ve güzelliğe gereken önemi vererek yapılmalıdır. Bir Kentin Arazisi Kentimizin yeri için iklimi çok ılımlı olan bir arazi seçmeye büyük özen göstermek zorundayız. Atalarımız, bir kent veya askeri garnizon inşa edecekleri zaman, önerilen arzide otlayan sığırlardan birkaçını kurban ederek, karaciğerlerini incelerlerdi. İlk kurbanların ciğerleri koyu renkli veya normal çıktığında, kusurun bir hastalıktan mı yoksa yediklerinden mi kaynaklandığını anlamak için başka sığırlar kurban ederlerdi. Ciğeri sağlam ve diri kılan iyi su ve besinin varlığını birçok benzer deney sonucunda kanıtlamadıkça, savunma yapılarının yapımına hiçbir zaman başlamazlardı.
Yüzyıllar önce en ilkel yöntemler ile bunlar araştırıldı. Bu gün ileri teknoloji var ve nereye kullanıldı? Deprem kader midir?
Cehalet bir kader midir?
Bir insan programı mıdır?
Matematik Evrenin Temelidir.
3. VITRUVIUS
Hem işverenin hem de işi üstlenenin hakları bilgece gözetilmeli, inşaat tamamlandıktan sonra konut sahiplerinin çözmesini gerektirecek sorunlu noktalar bırakılmamalıdır. Bir sözleşme ustalıkla hazırlanırsa, taraflar zarara uğramadan yükümlülüklerinden sıyrılabilirler.
Gök bilimden bilgisi bulunmayanlar, güneş saati kuramını anlayamayacaklardır. Bir mimar, Arístarchus ( Felsefeci, Matematikçi MÖ0-0 ) düzeyinde bir dilbilimci olmamalıdır, olamaz da ancak cahil kalmamalıdır. Mimarlığın Temel İlkeleri Mimarlık, düzen, düzenleme, armoni, bakışım, uygunluk ve ekonomiye dayanır. Düzen, bir yapıtın bölümlerinin her birine gereken önemi vererek tümünün oranlarına, bakışımlı bir uyum getirir. Düzenleme, öğelerin yerli yerine konmasını ve yapıtın özelliğine göre yapılan ayarlamalar sonucunda oluşan zarif etkiyi içerir. Armoni, öğelerin ayarlamalarındaki güzellik ve uygunluktur. Bu da, bir yapıtın öğeleri, genişliklerine uygun bir yükseklikte, uzunluklarına uygun bir genişlikte, kısacası tümüyle bakışımlı olduğu zaman gerçekleşir. Bakışım, bir yapıtın kendi öğeleri arasındaki doğru uyum ve ölçüt olarak seçilen bir öğeye göre, tasarımın değişik öğeleri ile tümü arasındaki bağlantıdır.
Uygunluk, bir yapıt, yetkinlikle, geçerli ilkelere göre yapıldığında beliren biçem mükemmelliğidir. Ekonomi, malzemelerin ve arazinin doğru kullanımının yanında, yapım işlerinde maliyetin ölçülü ve akıllıca olmasını içerir. Bu da her şeyden önce, mimarın büyük harcamalara mal olmadan bulunamayacak veya yapılamayacak şeyleri istemekten kaçınması ile gerçekleşebilir. Mimarlığın Bölümleri Mimarlıkta üç bölüm vardır: Yapı Sanatı, Zaman ölçerlerin Yapımı, Makine Üretimi. Bunların hepsi, dayanıklılık, uygunluk ve güzelliğe gereken önemi vererek yapılmalıdır.
Bir Kentin Arazisi Kentimizin yeri için iklimi çok ılımlı olan bir arazi seçmeye büyük özen göstermek zorundayız. Atalarımız, bir kent veya askeri garnizon inşa edecekleri zaman, önerilen arazide otlayan sığırlardan birkaçını kurban ederek, karaciğerlerini incelerlerdi. İlk kurbanların ciğerleri koyu renkli veya normal çıktığında, kusurun bir hastalıktan mı yoksa yediklerinden mi kaynaklandığını anlamak için başka sığırlar kurban ederlerdi. Ciğeri sağlam ve diri kılan iyi su ve besinin varlığını birçok benzer deney sonucunda kanıtlamadıkça, savunma yapılarının yapımına hiçbir zaman başlamazlardı.
Kentsel Dönüşüm Eski SALPIA'lılar, yıllarca süren hastalıktan sonra kentin çileli sakinleri, ortak bir dilekçe ile Marcus Hostilius a başvurup kendilerine kentlerini taşıyabilecekleri uygun bir yer bulması için onu ikna ederler. O da vakit geçirmeden en ustalıklı araştırmaları yaparak deniz kenarında sağlıklı bir arazi satın alır ve Senato ile Roma halkından kenti taşımak için izin ister. Surları inşa ederek, konut arsalarını düzenler; her yurttaşa bunlardan birer tanesini çok önemsiz para karşılığında bağışlar. Bunu gerçekleştirdikten sonra gölden denize bir açma yaparak, gölü
4. VITRUVIUS
Kentin limanı haline getirir. Sonuçta, SALPIA’nın insanları şimdi eski kentlerinden yalnızca dört mil uzaklıkta ve sağlıklı bir arazide yaşıyorlar. Kent Duvarları Sağlam zemini-varsa- bulana kadar kazıp temelleri önerilen yapının büyüklüğünün gerektirdiği derinliklere yapınız. Temeller, toprak üzerinde görünen duvarlardan çok daha kalın yapılmalı, yapıları da mümkün olduğu kadar sağlam olmalıdır.
Yollar, sarp noktalarda güçlendirilmeli ve kapılara yaklaşırken düz olarak değil, sağdan sola doğru planlanmalıdır; bunun sonucunda, saldıranların kalkanla korunmayan sağ tarafları duvara açık olacaktır. Kuleler bir ok atımını geçmeyecek aralıklarla yapılmalıdır ki, herhangi birine yapılan bir saldırı, sağdaki ve soldaki kulelerden yapılan atışlarla püskürtülebilsin. Kulelerin kendileri yuvarlak veya çok köşeli olmalıdır.
Kare biçimindeki kulelerin köşeleri, koçbaşı darbeleri sonucunda dağılacağından, savaş makineleriyle daha çabuk tahrip olacaklardır. Sokakların Yönleri Ara sokaklarda rüzgarların önlenmesi önceden düşünülürse sokakların tasarımı doğru olacaktır. Lesbos adasındaki Mytilene, görkemli ve zevkle inşa edilmiş bir kent olmakla birlikte konumu iyi düşünülmemiştir. O toplumun insanları güney rüzgarı estiğinde hastalanırlar ve kuzeybatı rüzgarı ile öksürmeye başlarlar; kuzeyden esen rüzgarla gerçekten şifa bulmalarına rağmen, feci soğuk nedeniyle yollarda ve ara sokaklarda durmaları olanaksızdır.
Kentin ortasına, tesviye aleti ile ölçerek bir amussium yerleştiriniz veya cetvel ile tesviye aleti kullanarak amussium gerekmeyecek biçimde düz bir yer hazırlayınız. O yerin tam ortasına tunç bir güneş mili veya gölge izleyici yerleştiriniz. Sabahın beşinci saati civarında, bu güneş milinden yansıyan gölgenin ucunu alarak işaretleyiniz. Sonra pergelinizi güneş milinin gölgesinin uzunluğunu belirten bu noktaya açarak merkezden bir daire çiziniz. Öğleden sonra, güneş milinizin gölgesini uzadıkça izleyiniz; dairenin çevresine tekrar değdiği ve sabah gölgesinin uzunluğu ile öğleden sonra eşitlendiği zaman bunu bir nokta ile işaretleyiniz.
Pergelinizle bu iki noktada kesişen yaylar çizerek, kesiştikleri nokta ile merkez arasından güney ve kuzey yönlerini elde etmek için dairenin çevresine doğru bir çizgi çekiniz. Sonra, dairenin tüm çevresinin on altıda birini çap olarak kullanarak, merkezi güneye giden çizgi üzerinde ve dairenin çevresini kestiği noktada olan bir daire çiziniz; güney tarafında, dairenin çevresinin sağına ve soluna işaretler koyarak, aynı işlemi kuzey tarafı için tekrarlayınız.
Böylece elde edilen dört noktadan, dairenin çevresinin bir tarafından diğerine doğru ve merkezde kesişen çizgiler çiziniz. Sonuçta, dairenin çapının sekizde birlik bölümünü güney (Auster), diğerini de kuzey (Septentrio) için elde etmiş olacağız. Dairenin tüm çevresinin geri kalan bölümü ise her iki tarafta üçer eşit kısma ayrılmalıdır. Böylece, sekiz rüzgarla eşit olarak bölünmüş bir figür ortaya çıkacaktır. Sonra yollarınızın ve ara sokaklarınızın yönünü, iki rüzgarın bölgesini ayıran çizgilere göre ayarlayınız.
Doğa ve geometrik düzen doğanın içindeki geometrik fiziki bağlantıları sembolize eder. Kare ve yuvarlak oklıdel biçimler olarak temel geometrik çıkış biçimleri kabul edilir.
https://i.pinimg.com/736x/a9/24/68/a92468918da17a29d2174e27b677b591.jpg
5. VITRUVIUS
Ev sıraları, rüzgarların yönünden korunmalıdır ki, rüzgarın gücü blokların köşelerine çarparak kırılıp, dağılabilsin. Kamu Yapılarının Arazileri Kent deniz kenarında ise, forumun yeri limana yakın bir yerde seçilmeli, daha içeride ise kentin ortasında olmalıdır. Tapınaklar için, kentin, özel koruması altında bulunduğu varsayılan tanrılarla, Jüpiter, Juno ve Minerva nın alanları, kentin büyük bir kısmını gören en yüksek yerinde yapılmalıdır.
6. VITRUVIUS
Kitap II. Konutun Kökeni İnsanoğlunun ilk kez bir araya gelerek bilinçli toplantılar yapmasının ve sosyal ilişkiler geliştirmesinin kaynağı ateşin keşfidir. Taklitçi ve öğrenmeye hazır bir doğaları bulunduğundan, her gün yaptıkları yeniliklerle övünerek birbirlerine uğraşılarının sonuçlarını aktardılar. Önceleri, ufak dallarla tutturulmuş çatallı kazıklar dikerek üstlerini çamurla örttüler. Diğerleri, kurumuş çamur yumrularından duvarlar örerek yağmur ve sıcaktan korunmak için bunları kamış ve yapraklarla kapladılar.
Ormanların bol olduğu Pontus da, ağaçları bütün olarak bir sağa, bir de sola yere yatırırlar; aralarında ağaçların uzunluğuna göre bir mesafe bırakarak, alttakilerin uçları üzerine ve onlara dik açıda iki ağaç daha yerleştirirler. Bu dört ağaç konutun uzamını belirler. Sonra, bunların üzerine değişimli olarak, köşelerde birbirlerine geçen sırıklar yerleştirirler. Malzemenin kalınlığı nedeniyle kalan boşlukları da yonga ve çamurla kapatırlar. Çatılara gelince, tali kirişleri yerleştirirken, uçlarını keserek derece derece yaklaştırırlar ve dört kenardan yukarıya doğru piramit şeklinde yükselterek birleşmelerini sağlarlar.
Fizikçilere Göre Temel Madde Thales, tüm nesnelerin temel maddesinin su olduğunu, Efesli Heraclitus, bunun ateş olduğunu düşünürken, Democritus ile Epikür, bölünmeyen cisim diyerek atom olduğunu sanıyorlardı. Pythagoras okulu su ve ateşe, hava ve toprak öğelerini eklemiştir. Tuğla Tuğla, kumlu veya (deniz) çakıllı kilden veya ince çakıldan yapılmamalıdır; çünkü öncelikle, bu türlerden yapıldıkları zaman ağır olurlar; ikincisi, duvarların içinde iken yağmurla ıslandıklarında, ufalanıp, parçalanırlar ve içlerinde bulunan saman, malzemenin kabalığı nedeniyle dağılır.
Tuğlalar, düzgün kuruyabilmeleri için baharda ve sonbaharda yapılmalıdır. Yazın yapılanlar, kızgın güneş dış yüzeyleri kurutup, içlerini nemli bıraktığından kusurlu olurlar. Kururken meydana gelen çekme, daha önce kurumuş olan kısımlarda çatlaklar oluşturarak tuğlaları zayıflatır. Tuğlalar, kullanılmalarından iki yıl önce yapılırlarsa en yararlı olur; çünkü daha az zamanda kurumazlar.
Bu o denli doğrudur ki, UTICA da duvarlar yapılırken, yalnızca yetkililer tarafından onaylanmış, beş yıl önce yapılmış tuğlalar kullanılır. Kum İçlerinde en iyisi, elde ovuşturulduğunda çıtırdayandır; içinde fazla toz toprak olanı ise yeterince keskin olmayacaktır. Yine, beyaz bir giysi üzerine biraz kum serpip sirkeleyiniz; eğer giysi kirlenmez ve üzerine zerrecikler yapışmazsa, kum uygundur.
Deniz kumunun kullanıldığı duvarlar sıvandıkları zaman oluşan tuzlu tozlar, yüzeyi bozar. Ocak kumunun kullanıldığı duvarlar ise çabuk kururlar, sıva tabakaları kalıcı olur ve tonozları taşıyabilirler. Kum ocaklarından elde edilen taze kumdan söz ediyorum. Çünkü, çıkarıldıktan sonra uzun süre kullanılmadan açıkta kaldığında, güneş, ay ve kırağıdan etkilenerek dağılır ve topraklaşır.
7. VITRUVIUS
Taş Traverten ve aynı sınıftan taş türleri üzerlerine yerleştirilen ağır yükten veya hava koşullarından gelecek zarara karşı dayanıklıdırlar; ancak, ateşe dayanıklı olmayıp anında çatlayarak ufak parçalara bölünürler. Bunun nedeni, doğal yapılarında çok az nem ve toprak öğesi, fakat bol miktarda hava ile ateş bulunmasıdır. Duvar Örme Yöntemleri İki duvar biçemi vardır:
Opus reticulatum ve opus incertum. Opus incertum da molozlar sıralar halinde birbirleri üstüne bindirilerek döşendiğinden, güzel görünmediği halde, Opus reticulatum dan daha sağlam bir duvar ortaya çıkar. Kentin yakınlarında kesme taştan veya mermerden yapılan ancak dış duvarlarının arasındaki iç kısımlarda taş dolgu bulunan anıttan öğrenebiliriz. Molozun gözenekli oluşu, zamanla harcın gücünü yitirmesine neden olmuştur. Bu yüzden, duvarlarındaki bağlayıcı malzemenin çökmesi ile derzleri açılan bu anıtlar parçalanarak yıkılmaktadırlar.
Böyle bir faciayı önlemek isteyen birisi, kaplamların ardında bir boşluk bırakarak iç tarafta kırmızı kesme taştan, pişmiş tuğladan veya lavdan dizilerle döşenmiş iki ayak kalınlığında duvarlar yapmalı ve bunları ön yüzlere demir kenetlerle kurşun kullanarak tutturmalıdır. İşçilerimiz işi bitirme acelesiyle duvarların yalnızca dış yüzeyleri ile uğraşarak onları dik olarak döşerler ve aralarını bol miktarda kırma taş ve gelişigüzel atılmış harçlarla doldururlar. Bu, aynı yapıda ikisi kaplama, diğeri ise aralarındaki dolgu olmak üzere üç farklı kesit yaratır. Fakat Yunanlılar böyle yapmazlar; taşları düz olarak ve her iki taştan birisini duvarın kalınlığının içerisine uzunlamasına döşerler ve duvarların kalınlığını dış yüzeylerden iç kısımlarına kadar dolgu kullanmadan sağlam ve kesintisiz bir kitle halinde inşa ederler.
Ayrıca, belli aralıklarda duvarın kalınlığı boyunca tek taşlar döşerler. Her iki uçtan gözüken bu taşlar, bağlayıcı güçleriyle duvarların sağlamlığına büyük katkıda bulunurlar. Molozla yapılan ve incelikle tamamlanan duvar türlerinin hiçbiri zaman geçtikçe yıkılmaktan kurtulamaz. Bu yüzden, ortak duvarları değerlendirmek üzere seçilen bilirkişiler değerlendirmelerini inşaatın maliyetine göre yapmazlar; fakat her davada, yazılı sözleşmeye bakarak, duvarın ayakta durduğu her yıl için maliyetin seksende birini çıkarırlar ve geri kalan kısmının ödenmesine karar verirler. Böylelikle, bir yerde bu tür duvarların seksen yıldan fazla dayanamayacağını belirtmiş olurlar. Ancak, tuğla duvarlara gelince, ayakta kaldıkları sürece, hiçbir kesinti yapılmaz ve değerlendirmeleri her zaman inşaatın maliyetine göre yapılır.
Ülkenin yasaları kamu mülkiyetindeki yerlerde bulunan duvarların bir buçuk ayaktan kalın olmasını yasaklamaktadır. Diğer duvarlar yer kazanmak için aynı kalınlıkta yapılırlar. Diğer yandan tuğla duvarlar, iki veya üç tuğla kalınlığında olmadıkça, bir kattan fazlasını taşıyamazlar; bir buçuk ayak kalınlığındaki duvarlarda bu kesinlikle olası değildir. Bağdadi yapılara gelince, hiçbir zaman keşfedilmemiş olmalarını isterdim. Zamandan ve uzamdan kazandıkça, bu yapının ortaya çıkaracağı felaketler de o ölçüde büyük olacaktır; çünkü meşaleler gibi anında ateş alabilirler. Bu nedenle daha büyük harcamayla fırınlanmış tuğladan duvar yapmak, daha ucuza çamurla sıvanan bağdadi yapılar üretmek ve tehlike içinde olmaktan daha iyidir.
8. VITRUVIUS
Kereste Kereste, sonbaharın başı ile Favonius (Roma Rüzgâr Tanrısı) esmeye başladığı zaman arasında kesilmelidir. Çünkü ilkbaharda tüm ağaçlar gebe kalırlar ve doğal zindeliklerinin tümünü her yıl yeniden filizlenen yapraklarının ve meyvelerinin üremesine harcarlar. Ağaçlar çeşitli olup, özellikleri birbirlerine benzemez. Yapılarda en uygun olan meşe, karaağaç, kavak, selvi, köknar ve benzerleri gibi ağaçlar da böyledir. Örneğin meşede köknarın, selvide de karaağacın etkinliği yoktur. Köknar, dokusu doğal olarak sert olduğundan yükün altında kolay eğilmez ve çatkılarda kullanıldığında düzlüğünü korur. Sedir ağacından sedir yağı diye bilinen bir yağ üretilir.
Üzerlerine bu yağdan sürülen kitaplar ve başka nesneler kurtçuklardan ve çürümeden etkilenmezler. Karaçam, özü acı olduğundan yalnızca çürümekten ve kurtçuklardan korunmakla kalmaz; kireç ocağındaki taşlar gibi başka odunlarla yakılmadıkça, ne kendiliğinden, ne de ateşle tutuşturulamaz. Kitap III. Delfi deki Apollo, rahibesinin kehanet sözcükleriyle Sokrat ı insanoğlunun en bilgesi ilan etti. Şimdi, Sokrat ın arzuladığı gibi duygularımız, düşüncelerimiz ve öğrenimle kazandığımız bilgiler açık seçik görülebilseydi, tanınmış olmanın ve aşırı övgünün bir etkisi kalmayacak, doğru ve sağlam bir öğrenimden geçerek bilginin doruğuna erişenler, kendileri hiç uğraşmaksızın görev alabileceklerdi.
Ancak bu gibi şeyler, olmaları gerektiğini düşündüğümüz gibi açık ve belirgin görünmedikleri için ve öğrenim görenlerden çok cahillerin kayrıldığını izlediğimden ve şeref kazanma uğraşında cahillerle uğraşmayı kendime yakıştıramadığımdan bilgi alanımızın mükemmelliğini bu bilimsel yapıtı yayınlayarak, göstermeyi yeğliyorum.
Tapınaklarda ve İnsan Vücudunda Bakışım Bir tapınağın tasarımı bakışıma dayanır; mimar, bakışım ilkelerini titizlikle gözetmelidir. Bakışım İki veya daha çok şey arasında konum, biçim ve belirli bir eksene göre ölçü uygunluğu, simetri. matematik Eksen olarak alınan bir doğrudan, benzer noktaları karşılıklı olarak aynı uzaklıkta bulunan iki benzer parçanın birbirine göre olan durumu, tenazur, simetri.
Bakışım ve orantı olmadan hiçbir tapınağın tasarım ilkeleri belirlenemez; yani, öğeler arasında tıpkı fiziği düzgün bir erkekte olduğu gibi belirgin bir ilişki bulunmaktadır. Çünkü insan vücudunun doğal tasarımda, yüzün, çeneden alın üstüne ve saçların en dipteki köklerine kadar, boy uzunluğunun onda biri olması ön görülmüştür; el açık olduğunda da, bilekten orta parmağın ucuna kadar aynı oran vardır.
Aynı şekilde, bir tapınağın öğeleri ile bütününün genel ölçüleri arasında büyük bir uygunluk bulunmalıdır. Yine insan vücudunun merkez noktası doğal olarak göbeğidir. Çünkü, bir adam elleri ve ayakları açık olarak arka üstü yattığı zaman el ve ayak parmaklarının uçları göbeğine yerleştirilen bir pergelin çizdiği dairenin çevresine değecektir.
9. VITRUVIUS
Tapınakların Temelleri ve Altyapıları... Bu yapıların temelleri, bulunabilirse sağlam zemine kazılıp, yapının büyüklüğünün gerektirdiği ölçüde derine inmeli ve tümü mümkün olduğu kadar sağlam yapılmalıdır. Yer üstünde, sütunların altına öngörülen sütun kalınlığının yarısı kadar fazlalıkta duvarlar yapılmalı ki alttaki üstekinden daha sağlam olabilsin. Sağlam zeminin bulunmadığı, derinlere kadar gevşek toprak veya bataklık bulunan durumlarda, toprak kazılarak temizlenmeli ve yanık kızılağaç, zeytin veya meşeden oluşan kazıklar kullanarak hazırlanmalıdır: bunlar köprü kazıkları gibi birbirlerine çok yakın olarak makinelerle derine çakılmalı, araları kömürle doldurulmalıdır.
Son olarak, üzerlerine temeller en sağlam bir biçimde yapılmalıdır. Temeller belli bir düzeye getirildikten sonra stilobatlar yerleştirilmelidir. Stilobatlar antik mimaride sütunları taşıyan yerden yüksek olan setlere verilen isimdir. Yine de, sütunlar, yanlardaki sütun aralığı sayısı öndekilerin iki katı olacak şekilde düzenlenmelidir. Böylelikle, yapının uzunluğu, genişliğinin iki katı olacaktır.
Basamak genişliği birbuçuk ayaktan az, iki ayaktan fazla yapılmamalıdır. Tapınağı çevreleyen basamaklar bulunacaksa tümü aynı boyutlarda yapılmalıdır. Her sütunun yirmi dört yivi olmalıdır; bunlar o şekilde yontulmalıdır ki, bir marangozun gönyesi yivin boşluğuna yerleştirilip çevrildiğinde, gönyenin kolları sağ ve soldaki filetlerin köşelerine değsin ve gönyenin ucu içbükey yüzeyin içinde hareket ettikçe içteki bir noktaya devamlı dokunsun. Yivlerin genişliği, şekilde görüleceği gibi sütunun ortasındaki genişlemeye eşittir. Kitap IV. Tapınak Hangi Yöne Bakmalıdır?
Sınırlayıcı nedenlerin bulunmadığı ve seçimin serbest olduğu durumlarda, tapınağın ve selladaki heykelin, gökyüzünün batı tarafını görmesi gerektiği ilkesine göre saptanır. Bu, adak ve kurbanlarla sunağa yaklaşanların, tapınağın içindeki heykelin önünde dururken gündoğumu yönünde olmalarını sağlar; böylelikle adakta bulunanlar gökyüzünün güneşin doğduğu yönüne bakarak dua edip, kurban keserken, aynı şekilde tanrıların heykelleri de doğudan geliyormuş, onları izliyormuş gibi görünecektir.
Sunaklar doğuya bakmalı ve her zaman, dua edenlerle kurban adayanların yukarıya, tanrıya doğru bakabilmeleri için tapınak içindeki heykellerden daha aşağıda yer almalıdırlar. Kitap V. Hamamlar. Hamamlar için ilk olarak, mümkün olan en sıcak konum seçilmeli yani, kuzey ve kuzeydoğu yönleri dışında bir yön yeğlenmelidir. Sıcak ve ılık hamamlar güneybatıdan ışık almalı veya konum buna elverişli değilse her koşulda ışık güneyden gelmelidir; çünkü genellikle yıkanma zamanı gün ortasından akşama kadardır.
10. VITRUVIUS
Ocak üzerine, birisi sıcak, diğeri ılık, üçüncüsü de soğuk su için olmak üzere üç kazan yerleştirilmeli ve bunların konumları, sıcak su kazanından akan su miktarının ılık su kazanından, ılık su kazanındaki suyun da soğuk su kazanından tamamlanması için elverişli olmalıdır. Derzler, kılla karıştırılmış kille sıvanmalıdır. Hamamların büyüklüğü nüfusa bağlı olmalıdır. Odaların oranları şu şekilde ayarlanmalıdır. Genişlikleri, kurnalar ve banyo küvetleri için nişler dışında, uzunluklarının üçte biri olmalıdır.
Kurnalar her zaman bir pencerenin altına yerleştirilmelidir ki etraflarında duranların gölgeleri ışığı engellemesin. Kubbenin ortasında, zincirle asılı tunç bir disk bulunan bir delik bırakınız. Diskin yükseltilerek indirilmesiyle halvetin sıcaklığı kontrol edilebilir. Anlaşıldığı gibi, odanın kendisi, ateşin gücünün ve ısısının merkezden çevrenin her tarafına eşit olarak yayılabilmesi için daire şeklinde olmalıdır.
Tersaneler Tersanelerin genel kuralı kuzeye bakmalarıdır. Güneye bakmaları, sıcağın etkisiyle çürümeye, tahtakurusu, gemi kurdu ve daha birçok zararlı yaratığın üremesine, güçlenmesine ve canlı kalmasına neden olur. Kitap VI. Eskiler, işlerini öncelikle iyi bir aileden gelen mimarlara verirler, sonra da, bir arsızın kendine güvenine değil, bir beyefendinin onuruna güvenmeleri gerektiğine inandıklarından, iyi bir eğitim görüp görmediğini araştırırlardı. Mimarlar da bu denli önemli konularda hiç kuşkusuz güvenilir ve iyi insanlar olmaları için başkalarını değil, yalnızca kendi oğullarını ve akrabalarını eğitip, yetiştirirlerdi. Fakat bu yüce sanatın, eğitimsiz ve deneyimsizlerin yanında, mimarlıkla bir ilişkisi olmak bir yana, marangozluk bilgisi bile olamayan kişiler tarafından cüretkarca uygulandığını gördükçe, bilgilerinin verdiği güvenle kendi yapılarını yapma cesaretini bulan konut sahiplerine övgüden başka söyleyecek söz bulamıyorum.
Kimse mimarlık dışında başka bir sanatı örneğin kunduracının, çırpıcının veya daha kolay olan benzerleri gibi, kendi evinde uygulamaya kalkışmaz. Bunun nedeni, profesyonellerin, gerçek sanatı kavramadan kendilerini mimar olarak nitelendirmeleridir. Konut Biçemini Belirlemede İklim Özel konutlar için tasarımlarımızın doğru olması bakımından işe başlarken, yapıldıkları ülke ve iklim koşullarını gözetmemiz gerekir.
Belli bir konut biçemi Mısır için uygun görünürken, bir diğeri ise İspanya, Pontus, Roma ve başka yöreler ve iklimler için geçerlidir. Bunun nedeni, dünyanın bir bölümünün güneşin direkt yörüngesinde olması, diğer bir bölümünün bunun dışında, geri kalanının ise bunların ikisi arasında bir yerde oluşudur. Kuzeyde, konutlar çatıyla tamamen kapatılmalı, olabildiği kadar korunmalı ve sıcak bir yöne cephelerini göstermekle beraber kuytuda olmalıdırlar. Diğer yandan, güneş gücünün fazla olduğu sıcağın etkisindeki güney ülkelerinde konutlar açıkta olmalı, kuzey veya kuzeydoğuya bakmalıdır.
11. VITRUVIUS
Çeşitli Odaların Doğru Cepheleri Kışlık yemek ve banyo odaları akşam ışığından yararlanmak için güneybatıya bakmalıdırlar. Yatak odaları ve kütüphaneler, amaçları sabah ışığını gerektirdiğinden doğu yönünde olmalıdırlar ve böylece bu tür kütüphanelerdeki kitaplar bozulmaz. İlkbahar ve sonbahar için yemek odaları doğuya bakmalıdır. Yazlık yemek odaları kuzeye bakmalıdır. Odaların, Sahiplerine Göre Düzenlenmesi Özel odalar kimsenin davetsiz girme hakkı olmayan yatak odaları, yemek odaları, banyo odaları ve amaçları bunlara benzeyen tüm diğer odalardır.
Ortak odalar, kişilerin, davetsiz de olsa kesin girme hakkı olan giriş avluları, avlular ve bütün benzer amaçlı olanlardır. Çiftlik Evi Ahırlar on ayaktan dar, onbeş ayaktan geniş olmamalı, uzunlukları da her boyunduruk için yedi ayaktan kısa olmamalıdır. Banyo odaları mutfağın yanında yer almalıdır. Bütün binaları iyi ışık almalarına dikkat etmeliyiz. Işığın gelmesi gereken tarafta, ışığı engeller görünen duvarın üzerinden, ışığın gelmesi gereken noktaya bir çizgi çekiniz; bu çizginin üzerine bakıldığında gökyüzü fazlaca görünüyorsa, bu durumda ışık için bir engel yoktur.
Yunan Evi Erkeklerin yemek davetleri bu büyük odalarda yapılır; çünkü Yunan geleneklerine göre ev sahibesinin bu tür davetlerde hazır bulunması adet değildir. Temeller ve Altyapılar Üzerine Yer altında odalar ve tonozlar tasarlanıyorsa, bunların temelleri, konutun üstteki duvarlarından daha kalın olmalıdır; konutun duvarları, ayakları ve sütunları ise, sağlamlık açısından, alttaki temellerin üzerine dikey olarak ve ortalarına gelecek şekilde yerleştirilmelidirler. Duvarların yükünü, derzleri merkezden yayılan konik taşlardan oluşan kemerlerle azaltmamız gerekir.
Aynı özeni duvarların tamamen düşey olmaları ve hiçbir noktada öne doğru eğilmemeleri için de göstermemiz gerekiyor. Altyapıya da özellikle dikkat etmek gerekir; çünkü genellikle dolgu olarak kullanılan toprak sonsuz zararlara neden olabilir. Toprak dolgu, yaz aylarındaki ağırlığını her zaman koruyamaz; kış aylarında, bol miktarda yağmur suyunu emerek, hacim ve ağırlığı arttığından, etrafındaki duvarları patlatır ve dışarıya fırlatır. Böyle bir kusuru önlemek için aşağıdaki yöntemlerin kullanılmaları gereklidir. Önce, duvarların kalınlığı, dolgu miktarı ile orantılı olmalıdır; ikinci olarak, duvarın dış etrafında, duvarla aynı zamanda ve birbirlerinden, temelin tasarlanan yüksekliğine ve kalınlığına eşit bir mesafe ile ayrılan payandalar inşa ediniz. Altta ise, temelin kalınlığı için belirlenen bir mesafe kadar çıkmalarını sağlayınız, sonra yavaş yavaş bu çıkıntıları azaltarak yüzeyde binanın duvarlarının kalınlığına eşitleyiniz.
12. VITRUVIUS
İçeride toprak kitlesini desteklemek için duvara bitişik testere ağzı şeklinde yapılar bulunmalıdır; dişlerin her biri duvardan ileriye, temelin yüksekliğine eşit bir mesafe boyunda uzanmalı ve duvarla aynı kalınlıkta olmalıdır. 0 Mimarlarla, diğerleri arasında şu fark vardır ki sıradan kişiler yapıtı bitmiş haliyle görmeden nasıl olacağını bilemezken mimar, tasarımını geliştirdikten sonra, yapıta başlamadan, onu seçkinleştirecek güzellik, uygunluk ve doğruluk konusunda kesin bir düşünceye sahiptir.
Kitap VII. Atalarımız, sıradan değil, sınırsız bir teşekküre layıktırlar; çünkü kıskançlık dolu bir sessizlikle yetinmeyerek her türlü düşüncelerinin yazılarında geleceğe aktarılması için özen göstermişleridir. Eğer bunu yapmamış olsalardı, ne Thales, Democritus, Anaksagoras, Ksenofanes ne de Sokrat, Platon, Aristo, Zeno, Epikur ve diğer filozofların insan yaşamının sürdürülmesi için ortaya koydukları kuralları bilemeyecektik.
Döşemeler Beton döşemelerin zeminle aynı düzlemde olması için önce toprağın her yerde sağlam olup olmadığını kontrol ediniz; sağlam ise, düzelterek üzerine besleme katmanıyla birlikte kırma taş döşeyiniz. Eğer döşeme tamamen veya kısmen dolgu ise büyük bir dikkatle bastırılmalıdır. Kış meşesinden yapılan tahtalar adi meşenin karışmaması için de dikkatli olmalıyız.
13. VITRUVIUS
Döşeme tahtaları tamamlandıktan sonra, ahşabın kireçten zarar görmemesi için, bulunabilirse eğreltiotu ile yoksa samanla üzerini örtünüz. Kirecin Sıva İçin Söndürülmesi En iyi kireç, topraklar halinde alınıp, kullanılmadan önce uzunca bir süre söndürülürse sorun çıkmayacaktır; çünkü ocakta yeterince yanmamış kireç böylelikle suda söndüğü uzun süre içerisinde ısısını atacak ve tamamen sönerek aynı kıvama gelecektir. Bir çapa alınız ve harç yığını içindeki sönmüş kireci tıpkı odun keser gibi karıştırınız.
Kireç çapaya ufak parçacıklar halinde yapışırsa henüz kıvamına gelmemiştir; çapa demiri tertemiz ve kuru çıkarsa, kirecin zayıf ve susuz olduğunu gösterecektir; ancak kireç, zengin ve gereken şekilde sönmüşse, demire zamk gibi yapışacak ve kıvamına ulaştığını kanıtlayacaktır. Tonozlar ve Sıva İşçiliği Kum harcının sürüldüğü temel ne kadar iyi olursa, sıvanın sağlamlığı da o nispette dayanıklı olacaktır. İlk sıvadan başka en az üç kat kum harcı uygulandıkta sonra mermer tozu katmanları için karışım hazırlamalıyız; harç teknede karıştırıldığında, yapışmadan malanın kolaylıkla ve temiz olarak çıkacağı bir kıvamda olmalıdır.
Yunan sıva işçileri, yapıtlarına dayanıklılık kazandırmak için, bir harç teknesi yapıp içinde kireçle kumu karıştırırlar; işçiler getirterek bu malzemeyi ahşap tokmaklarla döverler ve bu şekilde iyice işlenmeden de bu malzemeyi kullanmazlar. Bu yüzden, bazıları eski duvarlardan parçalar keserek bunları tabaka halinde kullanırlar; bu tür tabakaların ve yansıtıcıların sıvalarının çepeçevre çıkıntı yapan pahlı kenarları vardır. Nemli Ortamlarda Sıva İşçiliği Önce, zemin kattaki bölmeleri ele alırsak, kum yerine fırınlanmış tuğla ile karıştırılmış ilk sıva tabakasını yerden üç ayak kadar yüksekliğe uygulayınız; sonra da rutubetten bozulmaması için o kısımlara sıvayı uygulayınız.
Ancak, bir duvar, bütünüyle nemli bir ortamda ise, koşullara uygun bir uzaklıkta iç tarafa ince bir ikinci duvar inşa ediniz; iki duvar arasındaki bu aralığa, bölme kotundan daha altta ve açık havaya delikleri olan bir kanal açınız. Aynı şekilde, duvar o noktaya yükseldiğinde tepesinde de hava delikleri bırakınız. Çünkü, nemin alttaki veya üstteki deliklerden çıkma olanağı yoksa, yeni duvarın her tarafına yayılacaktır.bu yapıldıktan sonra, duvarı fırınlanmış tuğladan yapılmış harçla sıvayıp, cilalayınız. Kitap VIII. Su Nasıl Bulunur?
Güneş doğmadan, aramanın yapılacağı yere dümdüz yatarak ve çenenizi toprağa dayayarak, yöreyi gözden geçiriniz. Bu yöntemle, çene sabit olduğu için görüş alanı gereğinden yükseğe çıkmadan tüm alanda aynı yükseklikte sınırlı kalacaktır. Daha sonra, kıvrılarak havaya yükselen buharların görüldüğü yerleri kazınız. Bu belirti, kuru bir noktada kendini gösteremez. Üç ayak kareden az olmayacak beş ayak derinliğinde bir yer kazınız, içerisine güneş batarken, tunç veya kurşun bir kase veya kap, hangisi varsa, koyunuz. İçerisine yağ sürerek ters çeviriniz
14. VITRUVIUS
Çukurun üzerini kamış veya yeşil dallarla örterek toprakla kapatınız. Ertesi gün bunu açtığınızda kapta su damlalarıyla sızıntılar varsa, yörede su vardır. Araştırmayı yapmak için en iyi yerler dağlar ve kuzeye bakan yörelerdir, burada bulunan kaynaklar daha tatlı, sağlıklı ve boldur. Yağmur Suyu Yağmur suyu daha sağlıklı özelliklere sahiptir, çünkü bütün kaynakların en hafif, en ince ve saf kısımlarından çıkar. Çeşitli Suların Farklı Özellikleri Yabancı maddelerle kaynadığı için her sıcak kaynağın, iyileştirici özellikleri vardır.
Kükürtlü kaynaklar hararetleriyle vücuttaki kötü salgıları ısıtıp yakarlar ve kaslardaki ağrıları giderirler. Şap kaynakları, felç veya benzeri rahatsızlıklarda gücü zayıflayan kol ve bacakların tedavisinde kullanıldıklarında açık gözeneklerden içeriye ısı verip, sıcağın karşı etkisiyle soğuğu engellerler ve bu organları sağlığa kavuştururlar. Müshil olarak alınan asfaltlı kaynak suları da iç rahatsızlıkları giderirler.
İyi Su İçin Denemeler Kaynaklar önceden denenmeli ve kanıtlanmalıdır.açıkta ve serbestçe akıyorlarsa, suyu kullanmak için taşımaya başlamadan önce yörede oturanların vücut yapılarını kontrol ediniz; eğer yapıları sağlam, renkleri taze, bacakları güçlü ve gözleri temiz çıkarsa, kaynaklar tamamen onaylanabilir. Yeşil sebzeler böyle bir suyun bulunduğu bir kapta ateş üzerinde çabuk pişerlerse suyun iyi veya sağlıklı olduğu yine kanıtlanacaktır. Terazileme ve Terazileme Araçları Suyu konutlara, kentlere taşımak için önce terazileme, dioptrae, su terazileri veya chorobates ile yapılırsa yapılır. Chorobates ile yapılırsa daha hassas olacaktır.
15. VITRUVIUS
Chorobates, uzunluğu yirmi ayak civarında düz bir cetveldir. Uçlarında, birbirinin eşi olan ve dikey olarak tutturulmuş ayaklar vardır. Ayrıca geçmelerle tutturulan yan parçalar tahta ile ayakları bağlarlar. Bu yan parçaların üzerinde düşey çizgiler bulunur ve cetvelden bu çizgiler boyunca çeküller sarkar. Cetvel kurulduğu zaman çeküller, iki çizgiden de aynı anda geçerlerse, aletin dengede olduğunu gösterirler. Fakat rüzgar ve sürekli hareket, çizgilerin kesin bir gösterge vermesini engellerse, üst kısmında beş ayak uzunluğunda, bir parmak genişiliğinde ve bir buçuk parmak derinliğinde bir oluk açarak içerisine su dökünüz. Su, oluğun kenarlarına eşit olarak yükselirse aletin düz olduğu bilinecektir. Kitap IX. Krotonlu Milo, Platon, Pythagoras, Arşimed, Tarentumlu Archytas, Cyreneli Eratosthenes, Lucretius, Cicero, Varro, Ey Sezar, kendilerinden yararlandığım yazarlar bunlardır.
16. VITRUVIUS
Burçlar Kuşağı ve Gezegenler Ekinoksta güneş saati milinin gölgesinin Atina da bir uzunlukta, İskenderiye de başka, Roma da başka, Piacenza da ve dünyanın diğer yerlerinde yine farklı olması tanrısal zekaya bağlı olup bu konuyu düşünenler için hayranlık uyandıran bir mucizedir. O yüzden, güneş saati çizimleri, farklı konumları nedeniyle birbirlerinden çok farklıdır. Ekinoks ya da gün tün eşitliği, güneş ışınlarının ekvatora dik vurması sonucunda aydınlanma çemberinin kutuplardan geçtiği an.
Gündüz ile gecenin eşit olması durumudur. Yılda iki kez tekrarlanır. Kuzey Yarıkürede yaklaşık olarak Mart İlkbahar Ekinoksu - Eylül Sonbahar Ekinoksudur. Güney Yarıkürede yaklaşık olarak Mart Sonbahar Ekinoksu - Eylül İlkbahar Ekinoksudur.
17. VITRUVIUS
Su Burgusu Ctesibius Pompası
18. VITRUVIUS
Hodometre, yolda bir arabada otururken veya denizde giderken yolculuğumuzda kaç mil gerçekleştirdiğimizi bilmemize yarar.
Kaynaklar
- Mimarlık Üzerine On Kitap, VITRUVIUS
- Sanatta Temel Bilimler Semboller ve Kavramlar, Esma Civcir, Akademisyen Yayınları
Doğa ve geometrik düzen doğanın içindeki geometrik fiziki bağlantıları sembolize eder. Kare ve yuvarlak oklıdel biçimler olarak temel geometrik çıkış biçimleri kabul edilir.
https://s-media-cache ak0.pinimg.com/736x/a9/24/68/a92468918da17a29d2174e27b677b591.jpg.jpg
https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/originals/23/6a/c6/236ac6d34a2d241fcf8bc1cd66dbf13f.jpg
Evrendeki yerküre kozmo ve kürenin analitik yapısını geometrik düzeni insan ile bağlantıyı görmek resim sanatında plastik sanatlarda temel bilgilere ulaşmaktır. Sağlam doğru bir anlatım üzerine inşa edilecek herşey estetik doğrultuda matematiksel düzenlere uyacaktır. Güzel estetiktir. Estetik doğadır. Doğa matematiksel bir dizindir.
Pythagorasçılık, bir yandan da eski Mısır Hermetisme’ine dayandırılmaktadır. Sisamlı genç Pythagoras bir görevle Mısır’a gitmiş, Memphis tapınağına girerek yirmi yıl çile çekmiş, bütün derecelerden geçerek Hermetism’in sırlarına erişmiştir. Her şey bir şeydir. Her şey, bir şeyden çıkar ve gene o bir şeye döner.
Pythagoras’a göre, ilk ilke (arche) sayı’dır. Bilimin amacı, her varlığı karşılayan sayıları bulmaktır. Evren, bir sayı uyumudur. İlk varlık olan bir, noktadır.
Nokta, hareket ederek çizgi; çizgi hareket ederek yüzey; yüzey hareket ederek cisim (hacim) oluşturur. (Orhan Hançerlioğlu,Düşünce Tarihi,s. 1974)
Yorum yazarak Gıda Hattı Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gıda Hattı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gıda Hattı editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gıda Hattı değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gıda Hattı Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gıda Hattı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gıda Hattı editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gıda Hattı değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)Secil Sendag - Çok değerli bir araştırma ve içerik tebrikler sevgili Esma Civcir
Yazılan yorumlardan Gıda Hattı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gıda Hattı editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gıda Hattı değil haberi geçen ajanstır.