Türkiye, meyve suyu sanayisinde elde ettiği başarılarla sadece yerel pazarda değil, aynı zamanda küresel arenada da önemli bir oyuncu haline geldi. Sektörde sürdürülebilirlik, döngüsel ekonomi ve AR-GE alanlarında yapılacak yatırımlar, bu başarı hikayesinin devamını sağlayacak en önemli faktörler olacaktır.
Meyve suyu sektörü, Türkiye’nin tarımsal üretiminin önemli bir parçasını oluştururken, aynı zamanda ihracat geliri, istihdam ve katma değer oluşturma açısından küresel rekabet gücü olan sektörlerin başında geliyor. Bu başarı, şeftali ile başladı, zamanla Türkiye’nin pek çok farklı meyvesini içeren bir sanayi haline geldi.
Türkiye’nin bir meyve bahçesi olduğu söylenir, ancak rakamlar daha gururlandıran veriler sunuyor. Türkiye’de işlenen hammadde miktarı her geçen yıl artmakta ve tahminlere göre yılda en az 1 milyon ton elma işleniyor. Şeftali ile başlayan bu yolculuk, kayısı, vişne, elma, nar, karpuz, ayva, kiraz gibi pek çok meyveyi kapsayacak şekilde genişledi.
Geçenlerde meyve suyu sektörünü buluşturan Juiceful İstanbul Zirvesi, sektörün az bilinen yönlerini de ortaya koyan bir sunum alanı oldu. Ayrıca, yerli ve yabancı sektör temsilcileri ve uzmanların katıldığı zirvede, bu yılın teması olan “Fikirleri derinleştirmek” kapsamında sürdürülebilirlik, meyve suyu teknolojisinde yenilikler, pazar dinamikleri ve stratejik büyüme gibi konular ele alındı.
4 milyon ton meyve
Zirveyi gerçekleştiren Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) Başkanı Ozan Diren’in verdiği bilgilere göre, Türkiye’nin en büyük 250 şirketi arasında sektör temsilcisi Aromsa ve Döhler de bulunuyor. En fazla ihracat yapan şirketler listesinde de yine iki meyve suyu şirketi yer alıyor. 4 milyon ton meyve işleyen sektör, iç pazara sunduğu lezzetli içeceklerin yanı sıra 500 milyon dolar da ihracat gerçekleştiriyor. Hem istihdam hem katma değer sağlıyor.
Türkiye'nin meyve suyu sektöründeki potansiyeli, sadece ülkenin coğrafi avantajlarından değil, aynı zamanda stratejik konumundan da kaynaklanıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2023 yılında Türkiye'nin toplam meyve üretimi 25 milyon tonu aştı. Bu rakam, ülkenin meyve suyu sektörü için muazzam bir hammadde potansiyeli sunuyor.
Meyve suyu sektöründe üç başarı hikayesi
Bütün bu başarı yüzde 95 yerli girdi ile gerçekleştiriliyor. Ancak beni en çok etkileyen, meyve suyu sektöründe az bilinen üç başarı hikayesi oldu.
Dünyanın önde gelen gıda şirketlerinden olan Döhler, ayrıca meyve suyu sektörünün gelişmesinde önemli rolü bulunuyor. Şirket ayrıca, Türkiye’de önemli miktarda meyve suyu üretimi gerçekleştirirken, sektör için yenilik oluşturan araştırmalara da imza atıyor. Bu başarı hikayelerini Döhler Türkiye’nin CEO’su Can Aydemir zirvede anlattı.
Almanya merkezli Döhler, geliştirdiği AR-GE projeleri ile yenilikçi fikirleri ve katma değerli ürünleri kazandırmaya devam ediyor.
Döhler’in Türkiye’deki AR-GE merkezleri Karaman’da ve İstanbul’da faaliyet gösteriyor. Genelde meyve-sebze püre konsantreleri/tozları, malt ürünleri, freeze dry, spray dry ürünleri, tahıl&hububat, doğal aromalar ve renklendiriciler, botanik ve çay ekstraktları, doğal şeker ürünleri ve infüze kurutulmuş meyve ürünleri gibi geniş yelpazedeki portföyüyle yiyecek ve içecek kategorisinde yenilikçi entegre çözümler üretiyor.
Karpuz suyu
MEYED verilerine göre, şeftali işleme kapasitesi yıllık 200.000 tona ulaştı. Bu rakam, sektörün başlangıç noktası olan şeftalinin hala önemli bir yere sahip olduğunu gösteriyor.
Türkiye’de meyve suyu üretiminde sadece şeftali, elma gibi yaygın meyveler değil, aynı zamanda karpuz ve ayva gibi farklı 20 civarında tür de işlenmeye başlandı. Bu çeşitlilik, sektörün esnekliği ve inovasyon kapasitesini gösteriyor. Karpuz ve ayva gibi meyvelerin işlenmesi, hem iç pazarda hem de ihracat pazarında Türkiye’yi rekabetçi kılıyor. Meyvecilikte Türkiye’nin dünya genelinde fena olmayan bir konumda olması, bu başarı hikayesini destekleyen önemli bir faktör oldu.
Döhler’in önemli rol üstlendiği Türkiye'nin karpuz ve ayva işleme kapasitesi, son beş yılda yüzde 30 artış gösterdi. Özellikle ayva nektarı, Orta Doğu pazarında büyük ilgi görüyor ve ihracat talepleri de artıyor. Bursa merkezli bir firma, ayva nektarı üretimini 2023 yılında yüzde 40 artırarak, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne ihracatını ikiye katladı. Karpuz suyu ve ayva nektarı iyi bir hikaye yazmış durumda…
Karaman’da ayrıca siyah havuç da işleniyor ki, bana göre sektörün en büyük başarılarından biridir. Genellikle Konya Ereğli’de üretilen siyah havuçlar, gıda sanayiinde doğal renklendirici olarak kullanılıyor.
Çay atıkları, çay ekstraktı oldu
Türkiye’nin meyve suyu sanayisindeki en dikkat çekici başarı hikayelerinden bir diğeri ise, Karaman’daki AR-GE merkezidir. Dünyanın en büyük ikinci AR-GE merkezi olarak kabul edilen bu tesis, önce Polonya için düşünülmüştü.
Bu merkezde gerçekleştirilen çalışmalar, Türkiye’nin meyve suyu üretiminde dünya standartlarına ulaşmasına önemli katkılar sağlıyor. Bu merkezde çay ekstraktı üzerine yapılan çalışmalar sayesinde, çay üretiminden arta kalan atıkların değerlendirilmesi ve meyve suyu hatlarında işlenmesi sağlandı.
Unutmayalım ki Türkiye’de çay üretiminde 50 bin tonu aşkın atık, ya çöpe atılıyor, ya da fırınlarda yakılıyor. Döhler, Rize’de kurduğu bir merkezde bu atıkları topluyor ve değerlendiriyor. Bu çay ekstraktı, ice tea ve benzeri içeceklerde katkı maddesi olarak değerlendiriliyor. Atıkların değerlendirilip, ihraç edilmesi, Türkiye’nin yerli üretimdeki yetkinliğini ve sürdürülebilirlik alanındaki başarısını da gösteriyor.
Karaman'daki AR-GE merkezi, sadece çay ekstraktı üzerine değil, aynı zamanda fonksiyonel içecekler üzerine de çalışmalar yürütüyor. Merkezde geliştirilen probiyotik meyve suyu, 2023 yılında Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) onayını aldı. Bu, Türkiye'nin inovasyon kapasitesini gösteren önemli bir başarıdır.
Kayısı çekirdeğinin sırrı
Türkiye’nin meyve suyu sanayinde sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomi alanındaki en önemli başarılarından biri, kayısı çekirdeği işleme kapasitesidir. Kayısı işlenirken geriye kalan çekirdekler, kurutma hatlarında işleniyor. Çıkan yağ, vitamin ve farklı ürünler kozmetik ve gıda katkısı sanayinde kullanılmak üzere çeşitli ürünlere dönüştürülüyor. Bu süreç, Türkiye’nin döngüsel ekonomiye katkısını artırırken, aynı zamanda kayısı gibi değerli bir meyveden maksimum fayda sağlanmasına olanak tanımaktadır.
Diğer taraftan, Malatya Kayısı Araştırma Enstitüsü'nün yaptığı bir çalışmaya göre, kayısı çekirdeğinden elde edilen yağın kozmetik sektöründe kullanımı, son iki yılda yüzde 50 arttı. Bu, sektörün döngüsel ekonomiye katkısını gösteren iyi bir örnektir.
Farklı meyvelerin çekirdeklerini işleyen başka tesislerin de olduğunu hatırlatmak isterim. Mesela, Etap Anadolu’nun Tarsus tesislerinde işlenen portakal ve limonların kabuklarından elde edilen yağların tamamı ihraç ediliyor. Aynı şekilde gıda katkıları üreten pek çok şirket de tıbbi ve aromatik bitkilerin çekirdekler ve kabuklarından yağ ve benzeri katkılar üretiyor.
Sektörün rekabet gücü
Türkiye, meyve suyu sektöründe elde ettiği başarılarla küresel pazarda da önemli bir oyuncu haline geldi. Özellikle Amerika pazarında son yıllarda ciddi bir yükseliş gösteren Türkiye, 196 milyon dolarlık ihracat rakamına ulaştı. Aynı şekilde Avrupa pazarındaki başarılı laboratuvar yatırımları ve kapsamlı analiz kabiliyetleri, Türkiye’nin küresel rekabet gücünü artıran faktörler arasında yer alıyor. İzmir’de kurulan analiz laboratuvarı, Avrupa’daki önemli laboratuvarlarla rekabet edebilir düzeyde ve Türkiye’nin ihracat kapasitesini daha da güçlendiriyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, özellikle Almanya, ABD ve Rusya, Türk meyve sularının en büyük alıcıları arasında yer alıyor.
Meyve suyu sanayisi, Türkiye’de sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal açıdan da önemli etkiler yaratmaktadır. Meyvelerin hammaddeye yakın yerlerde işlenmesi, yerel ekonomiye katkı sağlamakta ve istihdam yaratmaktadır. Aynı zamanda çiftçilere ödenen 11,5 milyar TL, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği açısından kritik öneme sahiptir. Bu ödeme, çiftçiler için nakite yakın bir gelir kaynağı olmakta ve tarımın vadeli yapısına destek olmaktadır.
Gelecek perspektifi
Ancak tüm bu başarı hikayelerine rağmen, Türkiye’nin meyve suyu sektörü bazı zorluklarla karşı karşıyadır. AR-GE yatırımlarının yetersizliği, dünya standartlarında olmayan teknolojiler, döngüsel ekonomi uygulamalarının sınırlı olması ve karbon ayak izi gibi çevresel faktörler, sektörün gelişimini engelleyen başlıca sorunlar arasında yer alıyor. Bunun yanı sıra, tedarik zinciri problemleri ve yüksek pazar fiyatları, sektörün sürdürülebilir büyümesini zorlaştırıyor. Türkiye’nin meyve suyu sanayinde daha ileriye gitmesi için, bu alanlarda yapılacak iyileştirmeler büyük önem taşıyor.
Zirveye katılamayanlar için son bir notum da şudur: Mutlaka Akan Abdula ile Serdar Kuzuloğlu’nun zirvedeki sunumlarını bulup dinlemelerini tavsiye ediyorum.
Türkiye, meyve suyu sanayisinde elde ettiği başarılarla sadece yerel pazarda değil, aynı zamanda küresel arenada da önemli bir oyuncu haline geldi. Türkiye’nin meyve suyu sanayinde sürdürülebilirlik, döngüsel ekonomi ve AR-GE alanlarında yapacağı yatırımlar, bu başarı hikayesinin devamını sağlayacak en önemli faktörler olacaktır.
Yorum yazarak Gıda Hattı Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gıda Hattı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gıda Hattı editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gıda Hattı değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gıda Hattı Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gıda Hattı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gıda Hattı editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gıda Hattı değil haberi geçen ajanstır.