Zengin ile yoksul arasındaki gelir farkı giderek açılırken, çiftçinin milli gelirden aldığı pay da küçülüyor. Türkiye ortalamasının yaklaşık %30’u kadar milli gelire sahip olabilen çiftçi giderek büyüyen eşitsizlik uçurumunun daha da dibine düşüyor.
Bu eşitsizlik, piyasada oluşan fiyatların değişkenliği ve belki de daha önemlisi bu fiyatların tarlada hiçbir karşılığının olmaması, emeğin değerini düşürmeye odaklı yeni ekonomi politikasıyla birleşince emek-yoğun ve küçük ölçekli tarımsal işletmelerin üretim içinde kalması giderek güçleşiyor.
Avrupa’da ve ABD’de de aile işletmelerinin üretim miktarı açısından tarımsal üretimdeki payı %90’ların üzerinde ama bu işletmeler hem ülkemizdekinden çok daha büyük toprakları işliyor hem de büyük çiftçi kuruluşları, kooperatifler ve benzeri yapılar aracılığı ile ulusal ve uluslararası pazarlarla entegre olarak faaliyetlerini sürdürüyor.
Tarımsal girdilerin toplu olarak daha az maliyetle temin edilmesi, finansal kaynakların çeşitlenmesi ve ucuzlaması, üretici fiyatlarının kâr oranı gözetilerek oluşması, teknolojiye ve yararlı veri-bilgiye erişim gibi konular (ülkemizde hepsi hâlâ sorunlu alanlardır) bu örgütler tarafından çözülüyor.
Bizde ise tüm gözler destekleme araçları ve miktarlarına çevriliyor.
Tarımın GSYİH içindeki payı %6,4'e düştü
Evet, OECD veri tabanına göre bu doğru. Ama aynı kurumun verilerinde yer alan şu rakamlara ne diyeceksiniz? 2002 yılında tarımın GSYİH içindeki payı %10,2 iken geçen yıl bu oran %6,4'e geriledi. Tarımsal destekler 2002 yılına kadar ortalama olarak GSYİH’nin %4'ünü oluştururken, 2018-2020 yılları arasında %1,4'e düştü.
Destekleme miktarlarını dolar ile hesaplamaya kalktığınızda son 3 aydaki yükselişle birlikte durum daha dramatik bir hâl alıyor.
"Pandeminin tüm etkilerini en ince ayrıntısına kadar hesaplıyoruz" denilen günlerde tarımsal destekleme bütçesi 2021 yılına oranla %12 artışla 25,8 milyar liraya ancak çıkarılabiliyor.
Tüm bunlar tarımda hiçbir şey yapılmıyor sonucunu çıkarmaz tabii ki. Neler yapıldığını zaten kamu kurumlarının web sayfalarından ya da temsilcilerinin paylaşımlarından takip ediyorsunuzdur. Ayrıca sulama yapabilen ve ürünü hasat ettikten sonra piyasa fiyatlarının oluşmasını bekleyebilecek maddi gücü olan çiftçiler az çok kâr ettiler.
Asıl önemli olan şu; tarımsal destekleme politikalarının temel amacı; hem üreticiyi hem de tüketiciyi fiyat dalgalanmalarına karşı korumak olarak genelleştirilebildiğine ve şu andaki ekonomik dalgalanmadan iki kesim de korunamadığına göre ortaya iki sonuç çıkar; desteklerin yetersizliği ve/veya amacına ulaşmadığı.
Tarım ve gıdanın aslan payı 10 firmada
Tamam, bu iki etken doğru olmakla birlikte unutulmamalıdır ki pandemiden önce de küresel girdi ve ürün piyasalarında (üretim ve pazar payı) şöyle bir tablo vardı: 10’ar adet firma (ki bazıları aynı) tarımsal ürün ticaretinin %90’ını, gıda ve içecek işleme sanayinin %80’ini, bitki koruma ve besleme ürünleri sektörünün %85’ini, veteriner ilaçlarının %75’ini ve tarım makinalarının %65’ini kontrol ediyordu.
Çok da yeni bir durumla karşı karşıya değiliz aslında. Pandemi bahane edilerek, oyun daha çok kâr etmek amacıyla daha sert oynanıyor, o kadar. Yukarıda sektörler bazında hâkimiyet oranlarını verdiğimiz oyunun hakemleri sertliğe müsaade ettikçe böyle sürecek.
Sistemin yanlışlığı bir yana, bu hakemler arasında Türk yok ne yazık ki.
***
1980’li yıllardan beri süregelen küçük aile işletmelerinin yok oluşu ve tarımdan kopuş sürecinin toplumsal olarak bozduğu, günlük yaşamı da olumsuz etkileyen ekonomik, zihinsel ve duygusal dengenin daha da kötüleşeceğinden endişe etmek gerekiyor.
Buna bir de toprağı "meta" olarak gören "parasını ödeyen herkese satılabilir" anlayışının şüphesinin bile korkutuculuğunu ekleyiniz.
Yorum yazarak Gıda Hattı Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gıda Hattı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gıda Hattı editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gıda Hattı değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gıda Hattı Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gıda Hattı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gıda Hattı editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gıda Hattı değil haberi geçen ajanstır.